Hakkımda

İşte böyledir kazdağında ahvalimiz;
Durup durup şiirler, şarkılar çıkar sandıklardan
İpek mendiller misali..

Tersinedir
Büyükler bile peri masalları dinler…

1953’te ankara’da doğdum,
kafama göre kâh okudum,
kâh serserilik yaptım;
yedi sene otellerde,
yedi sene de bankalarda çalıştım.
Yirmi sene İstanbul,
yirmi sene Kazdağı’nda geçti.
Şimdi bir yirmi de Bodrum’da geçer...
gerisi..,
önemsiz...vehimler.

Rıfat Fahir İskit




dut ağacı


Hayallerimin peşinden koştum hep; geçmişten sesler, geçmişten yüzler
Yırtılmamış sevinçler ve saklı hüzünler yaşadım hep.

Yağan yağmurun, tablası devrilen simitçinin, o son vapurun, eski bir tablonun
son fırça izi idim hep.

Ölümsüz idim,  mihenk taşı, en büyük aşık, en ‘bişey’dim işte!

Sonra bir kış gecesi ansızın, yıllardır aynı daktilonun aynı tuşunda kaldığımı
Anladım birdenbire.
Acımasızca geçen mevsimler geçmiş, olan olmuştu.

Farkında değildim.
Mahalle bakkalı yoktu, arka bahçedeki dut ağacı yoktu.
Oysa ben aynı aşkı aynı aşkla sevmiştim hep.



İşte böyle dostlarım, inanın göz açıp kapayıncaya kadar
Bile sürmüyor; öylesine uzun, öylesine çabuk ki!

Nöbetçi günler, nöbetçi geceler, nöbetçi sevgililer ve nöbetçi
Anlaşılmazlık nöbetleri.

Kitabımda hepiniz yerlerinizi bulup sayfanızı işaretleyeceksiniz.
Geçmişten sesleriniz hala kulaklarımda
Güzel yüzünüz, gözleriniz hala pırıl pırıl.

Bense
Şimdilerde dağ başında bir kelebeğin peşinden koşuyorum;  iyiyim

sivrice



gökyüzü ne kadar yeşil bu sabah!
yerim yurdum ne kadar lezzetli!

sivricede balık yemeye geldik,
yassı taşları dizmeye..

bu yaşta çocuk mu olduk?

gökyüzü ne kadar yeşil bu sabah!

abbas



yolcudur abbas!
 ayrılıklar büyür içinde
‘yollara vurur kendini
 sevdasında kavrulur’

 gider…
ayrılık  ötedir,
ayrılıklar içinde….

yer demir, gök bakır



akşam vakitleri…..
yer demir , gök bakır
bir türkü düşer aklıma;
yalnızlığımdır.

erken gelen,
geç kalan,
kim varsa
artık vakit tamam!

kim çalarsa kapımı bilirim:
o yalnızlığımdır!

düşüncesiz sözler


gün boyu dönüp duruyorum düşüncelerimin içinde
sözcükler fısıldıyorum kendime.

sözcükler...
kaçıp gidiyorlar aralık pencerelerden.

düşüncesi kalıyor gecenin
düşüncesiz sözlerin düşünceli adamı oluyorum.

tarifesini şaşırmış bir tramvay geçiyor hayatımdan
tüm tarifeli aşklarıma tezat!

içinde miyim dışında mıyım belli değil,
hayatım bana inat,
ben kaderime!

ne yollarım bitiyor
ne de rüyalarım!

gün boyu dönüp duruyorum düşüncelerimin içinde
hayaller vaadediyorum kendime.

kimi gün yağmur, kimi gün rüzgâr
bazen de ölü bir dalga!

ve sonunda akşam düştüğünde
yine düşüncesiz sözlerin düşünceli adamı oluyorum.   

kekik şiirleri..


kekik şiirleri..

yine en sevdiğim gözler..
ne rüzgara.. ne yağmura değişirim..

yarım bi sigara bulur yakarım..
kocaman gövdem küçücük kalır..
korkar hayallerimden..

ah derim..bir benmiyim..bukadar yanlız..
ve bukadar hüzünlü..
ve böylesine mutlu..